Türkiye saatine göre 19 u mu yoksa 20 si mi diye düşünürken, hem Türkiye'de hem de burada aynı gün 19 temmuzda epidurel sezeryanla doğdu küçük oğlum. Şu an 12 günlük! Ve hemen bağlıyayım ben 12 gündür uyumuyorum. Bugün gece 4 saatlik uyku uyuyunca bir iyi geldi bana da... Valla şu kıyağı bana günde 2 kere yapsa süper olur.
Bu arada peşimde anne oyna benle diye dolaşan bir yumurcak olduğu doğrudur.
İlgilenmeyince anne niye gelmedin dediği,
anne yoktu bababi yoktu baba yoktu ben çok yalnız kaldım dediği de doğrudur.
Tam bir ilgi delisi olduğu da doğru maalesef...
Olabildiğince ilgilenmeye çalışıyoruz büyük oğlumla...
Ama olabildiğince işte...
İkinci çocuğa bakmak çook daha rahat ilkine göre. Pek kural işlemiyor... Pek şaf işlemiyor... Biliyorum çünkü. Gaz çıkartmak için emmek istediğini anlıyorum örneğin, kimse bana acıkmış bu demesin. Gazı var onun gazı! Emince daha da gazı oluyor sonra hiç uyumuyor... Önce şu gazı çıkarsın hele..
Çok kendime güveniyorum da diyemem, sadece bakıyorum ve dinliyorum çocuğumu. Reflü gibi birşeyi olabilir mesela diye düşünüyorum. Garip sesler çıkarıp, kustuğu oldu çok mesela. Doktor kontrolünde soracağım doktora. Not aldım kafama... Bu uykusuzlukla silinmezse iyi tabi.
Zaman çabuk geçiyor biliyorum, düzelecek diye ümit ediyorum. Umut'un niye yaptın diye sorduğumuzdaki cevabı gibi, çünkü iyi olsun diye, bekliyorum. Dua ediyorum. Bebeğim biraz toparlansın ve büyüsün diye, Umut alışşın bu yeni duruma diye, ben alışayım bu duruma diye...
Neyse bir gün Alp'e seni ABD de doğurabilmek için neler çektim ben diyeceğim. Gurbet ellerde.... Al şu abini de vatandaşlığa yoksa sütümü helal etmem de diyebilirim. Ahahahaha!!!
Artık iyice anaç bir insan oldum ben. Aşırı bir sakinlik hali geldi üzerime. Yavrum niye ağlıyorsun ama gel sana bir şarkı söyleyeyim modundayım:) şu modu biraz atlatınca doğum maceramızı yazma niyetindeyim.
Sevgiler,
Seda
2 Ağustos 2016 Salı
12 Temmuz 2016 Salı
Hamilelik Günlüğüm & Amerika'ya adaptasyon
ALIŞMA-Uyku Problerimiz
Amerika'da ilk bir ay hiç adapte olamadık buraya. (Hamileliğimde 28-32 haftalar arası) En kolay adapte olduğumuz şey saat farkıydı bence. Zaten gece doğru düzgün uyuyamayan bir hamile olduğum için, ve bütün uçak yolculuğu boyunca hiç uyumadığım için hemen adapte olduk buradaki saate.
Umut da adapte oldu hemen. Ama yatağında uyuma konusunda hala problem yaşıyoruz. Şu an 38. Haftadayım. Hala bizim yanımızda uyuyor, evde herkesi uyutuyor sonra kendisi uyuyor bir de:) Gündüzleri öğle uykusunu asla evde uyumuyor, ama arabada ise 10-15 dakikaya sızıyor. En az bir saat uyuyor. Sabahları 8-8buçuk arası uyanıyor mutlaka. Gece 9buçuk-10 buçuk arası uyumuş oluyor. Genelde o saatte ben de uyumuş oluyorum zaten.
İlk bir ay boyunca geceleri uyandı, ağladı hep. Bizim yanımızda yatmak istedi hep. Şimdi biraz daha iyi. Yanımızda uyuyor, sonra babası yatağına götürüyor. Nadir uyanıyor gece, sabah kalkınca ya sesleniyor ya da kendi kalkıp yanımıza geliyor.
Amerika'da ilk bir ay hiç adapte olamadık buraya. (Hamileliğimde 28-32 haftalar arası) En kolay adapte olduğumuz şey saat farkıydı bence. Zaten gece doğru düzgün uyuyamayan bir hamile olduğum için, ve bütün uçak yolculuğu boyunca hiç uyumadığım için hemen adapte olduk buradaki saate.
Umut da adapte oldu hemen. Ama yatağında uyuma konusunda hala problem yaşıyoruz. Şu an 38. Haftadayım. Hala bizim yanımızda uyuyor, evde herkesi uyutuyor sonra kendisi uyuyor bir de:) Gündüzleri öğle uykusunu asla evde uyumuyor, ama arabada ise 10-15 dakikaya sızıyor. En az bir saat uyuyor. Sabahları 8-8buçuk arası uyanıyor mutlaka. Gece 9buçuk-10 buçuk arası uyumuş oluyor. Genelde o saatte ben de uyumuş oluyorum zaten.
İlk bir ay boyunca geceleri uyandı, ağladı hep. Bizim yanımızda yatmak istedi hep. Şimdi biraz daha iyi. Yanımızda uyuyor, sonra babası yatağına götürüyor. Nadir uyanıyor gece, sabah kalkınca ya sesleniyor ya da kendi kalkıp yanımıza geliyor.
Evet artık parmaklıklı yatakta yatmıyor. Kendisi yataktan inebiliyor ve çıkabiliyor. Babasının ona aldığı Şimşek Macqueen li toddler yatağını sevmedi maalesef. Çok yer yatağı gibiydi, bence kendini güvende hissetmedi o yatakta. Bir de kolunu bacağını hep çarpıyordu, sağa solu kapalıydı. Ama alçak olduğu için kendisi inip çıkıyordu ondan da... Biz de sattık onu, yerine Türkiye'deki yatağına benzer bir yatak aldık. Sadece önünde uzun korkuluk yok, küçük bir engel var düşmesini engelleyecek. Biz yine de iki sandalye koyuyoruz önüne düşmesin diye. Yatakta çok hareketli çünkü. Bizi çok korkuttu 2 hafta önce. Bizim yataktan düştü. Yastığın üstünden hem de... Köprücük kemiğini kırıyormuş neredeyse. Çok ağlayınca doktora götürdük röntgeni çekildi. Daha küçük olduğu için alçı filan yapmadı doktor. Kendi kendine geçer dedi. Köprücük kemiği eğrilmişti.
Zar zor bir kol askısı buldum internetten hemen aldım ama gelinceye kadar acısı iyice azaldı, pek takmak istemedi. Yeni yeni alışmaya başladığı kreş serüveni de böylece bir süreliğine son buldu. Üstüne amcası da bizi 2 haftalığına ziyaret etti. Okuldan iyice uzaklaştı. Şimdilik evde.
Zar zor bir kol askısı buldum internetten hemen aldım ama gelinceye kadar acısı iyice azaldı, pek takmak istemedi. Yeni yeni alışmaya başladığı kreş serüveni de böylece bir süreliğine son buldu. Üstüne amcası da bizi 2 haftalığına ziyaret etti. Okuldan iyice uzaklaştı. Şimdilik evde.
KREŞ
Kreşe gitmesi de ayrıca bir olaydı zaten. İlk hafta hiç ağlamadı, çok heyecanlıydı gideceği için. Ama ingilizce konuşuyor olmaları adaptasyonunu çok etkiledi bence. Bir de daha farklı bir yapısı var kreşlerin. Saldım çayıra şeklinde. Türkiye'deki gibi devamlı bir aktivite yok sınıfta. Çocuklar kendileri oynuyor çoğunlukla... Biraz bu durum sıktı galiba Umut'u. Aslında kameradan izlediğim kadarıyla mutlu gibiydi oynarken. Bir oraya bir buraya koşturuyordu. Ama öğlen babasını ya da beni görünce ağlamadan duramıyordu. Öğlene kadar olunca 11 bucukta uykuya geçen diğer çocukların yanında yarım saat babasını bekliyordu. Tek başına masaya oturup takılmasından hoşlanmayıp, haftada üç tam güne döndük. Ama bu seferde öğle uykusunu orada uyudu, ve akşama kadar çok uzun süre ayrı kaldı bizden. Kahvaltı ve öğle yemeklerini hiç sevmedi Umut. Zaten bizim damak tadımıza göre çok yağlı ve çok tatlı veya çok tuzlu yiyorlar. Sadece arada verdikleri snackleri/ atıştırmalıkları tam yedi. Çok memnun değildik açıkçası durumdan, alışırız diyordum ama köprücük kemiğini de sakatlayınca bırakma kararı aldık.
Şimdi başka bir kreş araştıracağım yakınlarda. Doğumdan 1-2 ay sonra tekrar başlamasını istiyorum. Bu sefer, ehliyet alabilirsem, ben götürüp getireceğim. Hem de daha büyümüş olacak. Belki daha kolay olur her şey.
Bu arada doğum için doktor bulmamıza karşın, sigortamızın geç başlacak olmasından dolayı randevuyu erteledik. Ama sigorta çok geçe kalınca gitmek zorunda kaldık doktora. Ve pazarlık yaparak 500 dolara 5-10 dakikalık bir muayene oldum. Daha sonraki 2 muayeneyi de sigorta olmadan gerçekleştirdik ama onların ücretini sigortanın ilk ödemesinden kestirtmeyi başardık. Dolayısıyla zaten ödeceğimiz bir parayı önceden 500 +500 olarak vermiş olduk. Ayrıca sigorta olmasına rağmen doğumda 2000-3000 dolar civarında birşey tutacak sanırım. Net rakkamlar doğum sonrası belli olur. Buraya turist olarak geldiğinizde bir doktorla anlaşarak da işinizi çözebilirsiniz,ama herhalde bir 10000 doları doğum için ödersiniz. Hamilelik boyunca ultrasonla hiç bakmıyorlar neredeyse. Ultrasona daha dün yani doğuma 1 hafta kala girebildim. Herşey yolunda gözüküyor dedi doktor. Bir hafta sonra minik oğluma kavuşacağım.
Sevgiler,
Seda
Hamilelik Günlüğüm: Amerika yolculuğumuz
Merhaba,
Uzun zamandır yazmak gelmiyordu aslında içimden. Şimdi doğuma 1 hafta kaldığında bir özet yazmak istedim. Bugün ne kadarını yazabilirim bilmiyorum. O kadar çok şey değişti ki hayatımızda! Ve değişmeye devam ediyor. Durduramıyoruz hayatı! Ne zaman durdurabiliyoruz ki! Değişikliği severim aslında; ferahlatır nefes almamı sağlar benim. Ama bir yandan da düzenli bir hayatım olsun, düzenim bozulmasın isterim hep. Nasıl olacaksa bu ikisi aynı anda...
Artık son haftaya girdik hamileliğimde. Haftaya salı günü bebeğimize kavuşacağız inşallah. blogda en son nerede kalmıştım hatırlamıyorum. Doktorların yaptıkları testler ve ultrasonlar iyi çıktı, tüm konuştuğum doktorlar git imkanın varsa Amerika'da doğur dediler. Ne güzel işte, hiç korkma hemen git dediler hatta. Hatta normal doğum bile yapabilirsin dediler. Ama benim normal doğum için zorlayacak hiç gücüm yok şu an. Her ne kadar istesem de normal doğumu, bir yandan korkuyorum tabi. Sezeryandan da ayrı bir korkuyorum, aynı ağrıları acıları (muhtemelen) tekrar çekecek olmak...
28. Haftamda (ne olur ne olmaz diyerek) uçabilir raporunu doktorumdan alarak THY ile uçtuk. Çok yorucu bir yolculuktu. Speedy kedisi dahil, tüm çocuklarım yanımdaydı. Biri içimde, biri yanımda, biri ayağımın altında idi. Umut'un sadece son 3 saat uyuması kötü oldu. Babası uçaktan çıkarken onu taşımak zorunda kaldı. Pasaport kontrolünde uyandı ama o kadar uyku sersemiydi ki, kucaktan hiç inmedi. Dört el bagajımız, sırt/el çantalarımız ve Speedy kedimiz vardı elimizde. Nesrin annem de bizleydi, o nedenle toplam 4 kişi olduk. Bagaj hakkımızı sonunda kadar kullandık. Ayrıca 8 tane koca bavulu da (kişi başı 2 bavul) bagaja vermiştik. Hepsinin arabada görünüşü efsaneydi. Uçak maceramızı ne kadar anlatsam da yetmez, ancak yaşanarak anlaşılır böyle bir yolculuk. Bagajları aldıktan sonra bir de Ali'nin arabayı getirmesini bekledik havaalanında. Daha önceden parka bırakmıştı ve alıp gelmesi 30-40 dakika sürdü. Miami'de bir otelde kaldık o gece. Odaya girince hepimiz anında bayıldık. Bütün bir yol boyunca gözlerimi kırpamadım. Son 1-2 saat dışında dinlemedim. Devamlı Umut'la oynadık. Yanıma aldığım bir sürü oyuncak o kadar işe yaradı ki. Devamlı bir oyuncak çıkardım, dikkatini dağıttım. Bir küçük çanta minik oyuncaklarla doluydu. Hiç görmediği kutusundan çıkmamış oyuncaklar kendisini bayağı oyalasa da, sonlara doğru uykusuzluk başına vurdu. Hadi uyuyalım şimdi, bak ben uyudum sen de uyu, bak bak baban uyumuş hadi biz de uyuyalım şeklindeki tüm çabalarımızı sonuçsuz bıraktı.Türkiye'de saat gece 11 iken ve 2-3 saat sonra uçaktan inecekken gece uykusuna geçiş yaptı. Bir anda kafasını yanımdaki yastığa koyup uyudu. Bayıldı da diyebiliriz sanırım. O ana kadarki 9-10 saat nasıl geçti hiç bilmiyorum. Yol boyunca 10-15 kez kalktım, yürüdüm ve 1-2 tur attım uçakta, tabiki her seferinde tuvalete gittim, arada durup bazı jimnastik hareketleri yaptım...
Miami'de havaalanına yakın bir otelde 1 gün kaldık, ertesi gün yola çıkıp geze geze Yeni Evimize geldik. Yolculuk 7 saat civarında sürdü, normalde 4 saatte sürüyor. Sanford, Florida da yaşıyoruz artık! Şu geçenlerde bir gay barda saldırı düzenlenen, Disneyland ın, Universal studio larının olduğu Orlando'nun hemen kuzeyinde.
Tüm yolculuk boyunca en çok speedy kedisi bizi çok şaşırttı açıkçası. Yanımıza uyuması için ilaç almıştık ama kullanmaya hiç gerek kalmadı. Ne bir miyavlama, ne bir huysuzlanma. Çok rahat geldi canım kedi oğlum. Bizi hiç üZmedi. Geceyi Nesrin annemin odasında geçirdi. Annem pencere önünde fotoğraflarını çekmiş hep. Nedense mutlu gibiydi. Sanki onu da aldığımız için bize minnettardı. Tabi ki alacaktık. Amerika'ya geliş tarihimiz gecikince kedimiz için aldığımız rapor hala geçerlimi diye bir stres yaşamadık değil. Hala süresi vardı, biz de speedy kedisini yanımızda getirebildik. Evet kediler için rapor istiyor Amerika. Ayrıca mutlaka Çip taktırmak da gerekiyor. Kuduz aşısını yapıp veteriner Ankara'dan tahlil raporunu aldı. Aşı defteri zaten tamdı. Sorun olmadı. Kimse bize sormadı bu kedi de sizle mi kalacak diye. Zaten yolda halimizi gören bize acıdı bence. :)) neyse bitti gitti. Sağ salim ulaştık evimize.
Kimsenin benim hamile olduğumu anladığını sanmıyorum. Hiç bir aşamada problem olmadı. E2 vizesiyle geldik biz. Ama turist olarak gelseydik de problem olmazdı bence. Hatta öyle hiç problem olmazdı. Amerika buraya doğurmak için gelen bir sürü gebeyi kabul ediyor her yıl. Pasaport kontrolünde bir bebek daha geliyor gibi bir muhabbet oldu sanırım. Ama sadece muhabbetti. Kontrol memurunun arkada müzik sesleriyle birlikte bizimle muhabbet edenine rasgeldik. Zaten oldukça yorulmuş olan bizleri üzmedi. Niye geldiniz, ne iş yapıyorsunuz gibi sorulardan sonra parmak izimizi aldı, fotoğrafımızı çekti ve bizi Amerika'ya saldı. :))) Zaten çok sıra beklemiş ve uzun bir yolculuk yapmış kalabalık bir aileydik. Bizimle çok uğraşmadı. Prosedürü yerine getirdi sadece.
Daha önce dediğim gibi kayınvalidem, Nesrin annemde bizimle geldi, bizimle hala, doğumdan 2.5 ay sonra dönecek. Aynı gün annem gelecek 1 aylığına. Ve o da Türkiye'ye döndüğünde, biz 3.5 aylık Alp bebem ve toddler- canım Umut oğlumla yalnız kalacağız artık. Herşeyin rayına oturacağı, düzene gireceğimi hedeflediğim zaman bu.
Şimdilik bu kadar...
Amerika'da hamilelik nasıl geçti devamını sonra yazacağım.
Sevgiler,
Seda
Uzun zamandır yazmak gelmiyordu aslında içimden. Şimdi doğuma 1 hafta kaldığında bir özet yazmak istedim. Bugün ne kadarını yazabilirim bilmiyorum. O kadar çok şey değişti ki hayatımızda! Ve değişmeye devam ediyor. Durduramıyoruz hayatı! Ne zaman durdurabiliyoruz ki! Değişikliği severim aslında; ferahlatır nefes almamı sağlar benim. Ama bir yandan da düzenli bir hayatım olsun, düzenim bozulmasın isterim hep. Nasıl olacaksa bu ikisi aynı anda...
Artık son haftaya girdik hamileliğimde. Haftaya salı günü bebeğimize kavuşacağız inşallah. blogda en son nerede kalmıştım hatırlamıyorum. Doktorların yaptıkları testler ve ultrasonlar iyi çıktı, tüm konuştuğum doktorlar git imkanın varsa Amerika'da doğur dediler. Ne güzel işte, hiç korkma hemen git dediler hatta. Hatta normal doğum bile yapabilirsin dediler. Ama benim normal doğum için zorlayacak hiç gücüm yok şu an. Her ne kadar istesem de normal doğumu, bir yandan korkuyorum tabi. Sezeryandan da ayrı bir korkuyorum, aynı ağrıları acıları (muhtemelen) tekrar çekecek olmak...
28. Haftamda (ne olur ne olmaz diyerek) uçabilir raporunu doktorumdan alarak THY ile uçtuk. Çok yorucu bir yolculuktu. Speedy kedisi dahil, tüm çocuklarım yanımdaydı. Biri içimde, biri yanımda, biri ayağımın altında idi. Umut'un sadece son 3 saat uyuması kötü oldu. Babası uçaktan çıkarken onu taşımak zorunda kaldı. Pasaport kontrolünde uyandı ama o kadar uyku sersemiydi ki, kucaktan hiç inmedi. Dört el bagajımız, sırt/el çantalarımız ve Speedy kedimiz vardı elimizde. Nesrin annem de bizleydi, o nedenle toplam 4 kişi olduk. Bagaj hakkımızı sonunda kadar kullandık. Ayrıca 8 tane koca bavulu da (kişi başı 2 bavul) bagaja vermiştik. Hepsinin arabada görünüşü efsaneydi. Uçak maceramızı ne kadar anlatsam da yetmez, ancak yaşanarak anlaşılır böyle bir yolculuk. Bagajları aldıktan sonra bir de Ali'nin arabayı getirmesini bekledik havaalanında. Daha önceden parka bırakmıştı ve alıp gelmesi 30-40 dakika sürdü. Miami'de bir otelde kaldık o gece. Odaya girince hepimiz anında bayıldık. Bütün bir yol boyunca gözlerimi kırpamadım. Son 1-2 saat dışında dinlemedim. Devamlı Umut'la oynadık. Yanıma aldığım bir sürü oyuncak o kadar işe yaradı ki. Devamlı bir oyuncak çıkardım, dikkatini dağıttım. Bir küçük çanta minik oyuncaklarla doluydu. Hiç görmediği kutusundan çıkmamış oyuncaklar kendisini bayağı oyalasa da, sonlara doğru uykusuzluk başına vurdu. Hadi uyuyalım şimdi, bak ben uyudum sen de uyu, bak bak baban uyumuş hadi biz de uyuyalım şeklindeki tüm çabalarımızı sonuçsuz bıraktı.Türkiye'de saat gece 11 iken ve 2-3 saat sonra uçaktan inecekken gece uykusuna geçiş yaptı. Bir anda kafasını yanımdaki yastığa koyup uyudu. Bayıldı da diyebiliriz sanırım. O ana kadarki 9-10 saat nasıl geçti hiç bilmiyorum. Yol boyunca 10-15 kez kalktım, yürüdüm ve 1-2 tur attım uçakta, tabiki her seferinde tuvalete gittim, arada durup bazı jimnastik hareketleri yaptım...
Miami'de havaalanına yakın bir otelde 1 gün kaldık, ertesi gün yola çıkıp geze geze Yeni Evimize geldik. Yolculuk 7 saat civarında sürdü, normalde 4 saatte sürüyor. Sanford, Florida da yaşıyoruz artık! Şu geçenlerde bir gay barda saldırı düzenlenen, Disneyland ın, Universal studio larının olduğu Orlando'nun hemen kuzeyinde.
Tüm yolculuk boyunca en çok speedy kedisi bizi çok şaşırttı açıkçası. Yanımıza uyuması için ilaç almıştık ama kullanmaya hiç gerek kalmadı. Ne bir miyavlama, ne bir huysuzlanma. Çok rahat geldi canım kedi oğlum. Bizi hiç üZmedi. Geceyi Nesrin annemin odasında geçirdi. Annem pencere önünde fotoğraflarını çekmiş hep. Nedense mutlu gibiydi. Sanki onu da aldığımız için bize minnettardı. Tabi ki alacaktık. Amerika'ya geliş tarihimiz gecikince kedimiz için aldığımız rapor hala geçerlimi diye bir stres yaşamadık değil. Hala süresi vardı, biz de speedy kedisini yanımızda getirebildik. Evet kediler için rapor istiyor Amerika. Ayrıca mutlaka Çip taktırmak da gerekiyor. Kuduz aşısını yapıp veteriner Ankara'dan tahlil raporunu aldı. Aşı defteri zaten tamdı. Sorun olmadı. Kimse bize sormadı bu kedi de sizle mi kalacak diye. Zaten yolda halimizi gören bize acıdı bence. :)) neyse bitti gitti. Sağ salim ulaştık evimize.
Kimsenin benim hamile olduğumu anladığını sanmıyorum. Hiç bir aşamada problem olmadı. E2 vizesiyle geldik biz. Ama turist olarak gelseydik de problem olmazdı bence. Hatta öyle hiç problem olmazdı. Amerika buraya doğurmak için gelen bir sürü gebeyi kabul ediyor her yıl. Pasaport kontrolünde bir bebek daha geliyor gibi bir muhabbet oldu sanırım. Ama sadece muhabbetti. Kontrol memurunun arkada müzik sesleriyle birlikte bizimle muhabbet edenine rasgeldik. Zaten oldukça yorulmuş olan bizleri üzmedi. Niye geldiniz, ne iş yapıyorsunuz gibi sorulardan sonra parmak izimizi aldı, fotoğrafımızı çekti ve bizi Amerika'ya saldı. :))) Zaten çok sıra beklemiş ve uzun bir yolculuk yapmış kalabalık bir aileydik. Bizimle çok uğraşmadı. Prosedürü yerine getirdi sadece.
Daha önce dediğim gibi kayınvalidem, Nesrin annemde bizimle geldi, bizimle hala, doğumdan 2.5 ay sonra dönecek. Aynı gün annem gelecek 1 aylığına. Ve o da Türkiye'ye döndüğünde, biz 3.5 aylık Alp bebem ve toddler- canım Umut oğlumla yalnız kalacağız artık. Herşeyin rayına oturacağı, düzene gireceğimi hedeflediğim zaman bu.
Şimdilik bu kadar...
Amerika'da hamilelik nasıl geçti devamını sonra yazacağım.
Sevgiler,
Seda
31 Mart 2016 Perşembe
Hamilelik Günlüğüm 24. Hafta: Ruh Halim
Çok yorgunum gün sonunda.
Hep böyle olmuyor ama genelde böyle. Akşamları Umut üzerime tırmanıyor, düz duvara da tırmanıyor aslında... Şarkı söyleyip, atlayıp zıplamak, sonra boğuşmak istiyor. Beş bazen on kez merdiven çıkartıp iniyoruz beraber. Kendi inip çıkıyor aslında ama biz de tedirgin olup arkasından... Bir de acayip hızlandı, arkasından biri geldiğini görünce jet hızıyla merdiven çıkmaya başlıyor, annem de ben de zor yetişiyoruz. Arada değişik şeyler deneyip çift basamak çıkmaya çalışıyor bir de... Nerden ve ne zaman öğreniyor bu çocuk bunları? Allah'ım sabır! Daha bir ay daha bu evde kalacağımızı düşünürsek beni afakanlar basıyor.
Üstüne üstlük her an üst kattakilerle papaz olabilirim. Geceler bir havlama sesiyle ya da ev içinde bir koşuşturma sesi ile uyanmanız çok mümkün. Aha şu an yine havlıyor... Saat 23:35 ....
Hayvansever olmak, kedileri köpekleri tüm hayvanları sevmek şu an içimdeki şu köpeği site dışına atma isteğimi engellemiyor! Bakamıyorsanız, bakacak yeriniz yoksa, belki de bakmamalısınız!
Sanırım bugün içtiğim az neskafeli bol sütlü kahvenin etkisiyle uyanığım hala. Umut ise bugün yeşillik bir alanda öyle çok yoruldu ve o kadar çok koşturdu ki, erkenden uyudu. En minik oğlum ise içimde halay çekiyor, taklalar atıyor şu an sanırım. Hey hey hey! diye bir sağa bir sola bir tekme! Arada da dalga hareketi yapıyor. :) Ali'ye ne zaman göstersen karnımı, tek kıpırtı bile yapmıyor eşek. Elini koysa karnımda başka tarafa kaçıyor sanki, hiçbir şey hissetmiyor o da tabi. (Şu an kendisi yanımızda olmadığından onu da yapamıyor zaten o ayrı.)
En büyük oğlum kedi ise yatağımda Ali'nin tarafında yayılmış uyuyor. Ali görse çok kızabilir... Shhhh!
Zaman bir şekilde ilerliyor sanırım. İkinci hamileliğimin 24. haftası yakında bitecek, ve ben doktoruma gidip bir kez daha göreceğim en minik oğlumu. Onu, bundan bir ay sonra, kıtalar arası taşınmamız öncesi bir kez daha görmeyi umut ederek ayrılacağım umarım.
Ve ondan bir sonraki en minik oğlumu görüşümüzde de yeni evimize taşınmış olmayı, yeni bir doğum doktoru/ hastane bulmuş olmayı, Umut'umun yeni ortama alışmış olduğunu, ona belki de yeni bir kreş bulduğumuzu umarak ve daha bir sürü şey umarak...
Ve ondan bir sonraki en minik oğlumu görüşümüzde de yeni evimize taşınmış olmayı, yeni bir doğum doktoru/ hastane bulmuş olmayı, Umut'umun yeni ortama alışmış olduğunu, ona belki de yeni bir kreş bulduğumuzu umarak ve daha bir sürü şey umarak...
Sevgiler,
Seda
16 Mart 2016 Çarşamba
Hamilelik Günlüğüm 21. Hafta: Detaylı Ultrason
Ne kadar çabuk geçiyor haftalar... Daha önceki hamileliğimde de bu kadar çabuk mu geçiyordu. Kilo almaya başladım şükür. Hatta biraz hızlı mı alıyorum kiloları acaba? 3 hafta içinde verdiğim kiloları neredeyse geri aldım. Nasıl tabi ki yemeye başlayarak... :) 62 kilodan nasıl 65 kiloya çıktım hemen bilmiyorum. Umut'a hamileliğimdeki gibi her hafta 1-2 kilo almaya başlarsam halim kötü. Mide bulantım yine olmuyor değil. Ama çok hafif, ilacın etkisi geçince. Umarım yakında ilacı da kesebilirim.
Bir de ağzımda bir kuruluk oluyor, o da yine bir şeyler yeme isteği getiriyor. Tatlı yediğimde ise çok reflüm oluyor, ama dün kendimi tutamayım iki dilim keki götürdüm valla.
Kabızlık problemim yemeye başlamam ile çözüldü gibi. Ama ilacın kabızlık problemine yol açtığı kesin.
Bu hafta detaylı ultrasona gireceğim demiştim. Prof Dr Eray Çalışkan çok ciddi ve çok ilgili bir doktor. Beyin içerisindeki koroid pleksus kistleri biraz büyük. Bunun dışında her şey normal. Doktor %99 kistlerin yok olabileceğini söyledi. Çok düşük ihtimalle çok büyüğüp beyin kanamasına neden olabiliyorlarmış ki bunu hiç düşünmek istemiyorum. Sonuçta down sendromu ile bir ilişkisi olmadığı için rahatladık. Yaptırdığımız genetik test ile... Daha kötülerini düşünmek istemiyorum, istemiyoruz.
Bir de ultrasonda 4D görüntüsünü gördük. Parmak emiyordu bebeğim. Abisine çok benziyor sanki. ❤️ Dudakları yanakları aynı sanki. Herhalde bir sonraki ultrasonda daha belirgin gözükür.
Bu hafta bir de ayrılığımız var. Kocacığımı Amerika'ya gönderdik. Çok planı, çok yapacağı şey var. Bize bir yuva kuracak orada, hem de çok çalışması gerek. İyi şanslar! Nisan sonunda bizi almaya gelecek. O zamana kadar ne yapacağız bilmiyorum. Şimdi annem babam yanımda, sonra Nesrin annem gelecek, sonra yine benimkiler.
Amerika'da yaşamak, orada doğurmak çok değişik olacak. Bayağı değişik. Nedense taşınmayla ilgili tek düşündüğüm yani beni tek endişelendiren Umut. Uçak yolculuğumuzu ise çok merak ediyorum, nasıl geçecek acaba. 13 saatlik bir miami uçuşu mu bizi bekleyen? Önümüzdeki bir hafta dışındaki geleceğimi düşünmemeye çalışıyorum artık.
Sevgiler,
Seda
13 Mart 2016 Pazar
Hamilelik günlüğüm 20. Hafta: Tarama testleri +Genetik test (Cell free fetal test)
20. Hafta (son 3 haftanın özeti)
Tarama testleri
Genetik test (Cell free fetal test)
19 şubat perşembe günü, (17h+4g) Çanakkale'deki doktora 4lü tarama testinin sonuçlarını almaya gittik babamla, ama maalesef sonuç iyi değildi. 1/240 civarında down sendromu olma riski çıktı. Bu verdikleri cut off (sınır) değerden daha düşük olarak gözüktüğü için test amniosentez öneriyordu. Çok moralim bozuldu tabi. Amniosentezde düşük riski oldukça yüksek, 1/200 olarak veriliyor.
Buarada doktordan istersem anneden kan alınarak yapılan bir genetik test (cell-free fetal DNA testi (CFFT)) olduğunu öğrendik, bize broşürünü de verdiler. Bu testlerin Çanakkale'de yaklaşık 3000-3500 tl olarak ücretlendirildiğini de eklediler. Ayrıca SGK bu testleri karşılamıyor. Özel sigortalar karşılıyormu bilmiyorum. Neyse test sonuçlarımı aldık, hemen İstanbul'daki doktoruma ulaştık. Gelecek pazartesi gününe randevu aldık.
O kadar huzursuzdum ki ben hemen ertesi günü özel muayenesi olan Dr Ezcan Yalçıner'e randevu aldım. Çok detaylı bebeği inceledi. Herhangi bir sorun olmadığını söyledi. Yüzünü ilk defa bu kadar net 4D ile gördüm, yüzü aynı abisi... Doktor iç organlarını, beynini, kalbini inceledi. Yüzüne baktı, hiçbir sorun göremedi. Kendisi çok cana yakın ve anlayışlı. Beni rahatlattı.
1. Ultrasonda down sendromu şüphesi olan bebeklerde görülen bir bulgu bulamadı.
2. Kendisi 2'li tarama testini yaptırdıktan sonra test sonuçları iyi ise 4'lü tarama testini yapmadığını anlattı. 4'lü testin çok kafa karıştırdığını ekledi. Benim 2'li tarama testimin sonuçları iyiydi, 1/7000 civarında. (Düşük risk)
Tarama testleri bir olasılığı bize bildiriyor aslında. Hiçbir doktor bu testlerden hazetmese de herhangi bir şüphe kalmaması için testi istiyorlar. Yaptırıp yaptırmamak size kalmış, ama test sonuçları kötü çıkınca acayip moraliniz bozuluyor. Üstelik test sonucu amniosentez önerse de bebeğiniz de bir sorun olma olasılığı düşük.
Neyse pazartesi gebze Medikal Park taki doktoruma geldik, o da ultrason muayenesi yaptı. Ancak beyin içerisinde kist oluşumu (Koroid Pleksus Kisti) gördü. (Sağ ve sol taraflarında ikişer tane) Bu down sendromlu bebek ultrasonlarında görülebiliyordu. Ayrıca kalpte de küçük bir parlaklık vardı, ancak ondan emin olamadı. O da hemen genetik test (CFFT) önerdi. Hemen doktordan çıkınca testi hastanenin anlaşmalı olduğu Genoma firmasına yaptırdık. Testin ismi tranquility. Websiteleri ve Tr ofisleri mevcut. (Test ücreti 1800 tl civarında.) Pazartesi gönderilen kan örnekleri perşembe günü firmaya ulaştı, normalde 5 gün süresi olduğu için bir sonraki hafta perşembe gününden önce beklemiyordum sonuçları. Ama pazartesi günü sonuçların doktoruma ulaştığına dair Genoma firmasının maili emailime düştü. Biz de hemen doktorumuzu aradık, ve düşük risk olarak raporlandığı bilgisini aldık. Rahatladık. Rapor sonucunun %99.9 doğruluk vermesi önemli.
Test sonucunu aldıktan iki gün sonra yine doktorumuz ultrasonla bebeğimizi kontrol etti. Beynindeki kistleri biraz büyümüş gördü. Ama bu kistlerin down sendromu gibi bir anormali ile ilgisi olmadığını gördüğümüz için bizi rahatlattı. Bebek için bir zararının olmadığını söyledi. Yine bir perinatoloji uzmanına gitmemizi detaylı kontrol ettirmemizi de önerdi. Sadece beyindeki kistleri değil, kalp gibi önemli diğer iç organlarını da.
Zaten test sonuçları çıkmadan önce perinatoloji uzmanı arıyordum ben, hatta daha önce Umut'a da bakan Doç. Dr. Zeki Şahinoğlu'ndan randevu almaya çalışmış ama o hafta için ne hastanede ne de muayenehanesinde randevu alamamıştık, doluydu.
Şimdi başka perinatoloji uzmanı doktordan randevu aldık. Kocaeli Medikal Park Hastanesine, Prof Dr Eray Çalışkan'a gideceğiz. Kontrole gittiğimizde 20 hafta 2 günlük hamile olacağım. Artık bebeğimle bir ultrason muayenesini daha kaldırabilecekmiyiz bilmiyorum ama bunu da sorunsuz olarak atlatırız inşallah.
Sevgiler,
Seda
15 Şubat 2016 Pazartesi
Hamilelik Günlüğüm 17. Hafta; Pipiyi gördük
Bu haftanın en önemli olayı şüphesiz doktor kontrolümüzdü. Hafta ortasında doktor kontrolümüzü bu seferliğine başka bir doktora giderek Çanakkale'de gerçekleştirdik. 4'lü testimizi de yaptırdık, ama sonuçları bir hafta sonra alacağız.
Eh bu noktada biraz heyecan da yapabilirim çünkü bebeğimizin cinsiyetini de öğrendik... Bir pipi daha gördük çok şükür. Pipiyi gördük ve rahatladık. :) Bunun üzerine,
iki erkek çok iyi anlaşır, iyi olmuş
Üçüncüyü de yaparsın kız olur gibi yorumlar geliyor. Bence bir kız bir erkek de iyi anlaşır, bir teselliye gerek yok. Anlaşsalarda anlaşamasalarda onlar benim canım❤️ Buarada üçüncüye şu an hiç niyetim yok. Hamileliklerim biraz daha iyi geçseydi belki... O da kız istediğimden değil üç çocuğum olsun isterdim, o bakımdan. (Tabi maddi olanaklarımızın iyi ve yeterli olması şart) Ayrıca artık eminim ben bir değil iki üç hatta beş çocuk yapsam da erkek olur hepsi...
Hamilelik seyrime gelirsek bulantılar devam, ilaç almaya devam... Bu hafta gittiğim yeni doktorun söyledikleri aynen şuydu;
Sen hamileyim tşörtü giy hiç belli değil...
Kilo vermen ya da hiç almaman bizim (doktor) için iyi tabi ama ilaç da kullandığına göre psikolojik olarak seni çok etkileyecek durumda bulantıların. Kötü. (Kilom hala 62kg, eksi 4 kilodayım yani hala)
Ssvd yi sorduğumda cevabı;
"ssvd çılgınlığı var, bebeğinin ve kendi hayatın senin için önemli ise riske atma sezeryan ol." oldu. (Zaten sezeryana meyilli olduğunu duyduğumdan pek şaşırmadım aslında bu cevaba, çok da kafama takmadım)
Bir de kabızlık mevzusunu sordum, bunun en iyi çözümün yürümek olduğunu söyledi, kusmanın kabızlığı iyice arttırdığını da ekledi. Maalesef yürüyünce midem bulanmaya başlıyor o nedenle pek yürüyemiyorum.
Umarım test sonuçlarında problem çıkmaz. Test sonuçlarını ayrıca kendi doktoruma da göstereceğim. Hala fotoğraflarımı koyamadım bloga ama göbeğim hafiften çıkmaya başladı. Ne de olsa bebeğim mango kadar artık. Doktorun ölçmesine göre 15 cm miş boyu. ❤️❤️❤️ Artık pıt pıt vurmalarını da hissediyorum bebeğimin.
Sevgiler,
Seda
9 Şubat 2016 Salı
Hamilelik Günlüğüm 16. Hafta
Biraz zaman çabuk mu geçiyor buaralar. Çok büyük bir değişiklik yok hayatımda halbuki. Şöyle su gibi geçiyor zaman, işleri yetiştiremiyorum diyeceğim bir durum da yok. Malum uyku saatlerim epey arttı buaralar. Umut uyuyunca anne de uyur moddayım. (Gerçi gece uyanıp 2-3 saat uyuyamadığımda çok oluyor) O zaman bile çabuk geçiyor sanki. Halbuki tek yaptığım telefondan internete girmek ve yatakta dönüp durmak. Bir de düşünmek, düşünmek, düşünmek. Devamlı bir şeyler geliyor aklıma. O nasıl olacak bu nasıl olacak diye düşünüyorum. Bir çözümde olmayınca uyuyamıyorum tabi. Çokça da rüya görüyorum, bazen de kabus. O zaman diyorum keşke Umut'un yanında uyusaydım. Buaralar bir öksürük tutuyor tam uyumadan önce beni, hakim olamıyorum kendime. Uyandıracağım diye korkuyorum, diğer odaya geçiyorum.


Bir süre daha Çanakkale'deyiz. Haftaiçi Çanakkale'de bir doktora gideceğim, umarım her şey yolundadır.
Sevgiler,
Seda
Hamilelik Günlüğüm 15. Hafta
15. Hafta
Umut ile beraber Çanakkale'ye geldik bu hafta. Ama herkes sırayla hasta oldu, ve çok kötü geçti haftamız. Önce Ali (kendisi gelmedi Çanakkaleye iş nedeniyle), sonra babam, annem. 1-2 günde atlattılar şükür. Tam yola çıkacağımız günde Umut daha önce, ancak sadece emzirdiğim ilk aylarında olduğu gibi bir ishalle bizi şaşırttı. Ama onda ateş vs olmadı, şükür.
Bende olan herkesten farklı olarak aşırı kusma, hiçbirşey yiyememe şeklindeydi tabiki. 2 günde 2 kilo daha vermişimdir kesin. Ama burada tartılamadım, tartının ayarlarındaki farklılıktan dolayı. Neyse şimdi toparladım galiba. Hiç birşey yiyemeyince çok halsiz düştüm, ateşim yükseldi, tansiyonum düştü. Acaba hastaneye gidip bir serum filanmı alsam diye düşündüm. Ona bile üşenip bütün gün yattım. Tabi "annee noluor?" diyen Umut'un sesine sıkça maruz kalarak.
Bazen gelip göbeğimi öpüyor kuzum. Anne bebep pişş pişş pişş diyor, yine öpüyor. Ne kadarını anlıyor daha bilmiyorum! Daha göbeğim çıkmadı bile. Belki çok az. :) Az çıkmasına karşın gece uyurken beni çok rahatsız ediyor, sağa dönüyorum sağ tarafıma sancılar girmeye başlıyor. Sola dönüyorum sola giriyor, sırtüstü yatıyorum bu sefer karnım acıyor gerilmekten... Dört yastıkla şekilden şekile girip en sonunda sızıyorum. Daha kaç ayım var ne yapacağım bilmiyorum...
Minik bebeğim bu hafta değişik hormonlar üretmeye başladı. Ve artık parmağını emiyor olabilir... Çok hızlı büyüyor, bu hafta 11 cm ve 57 gr kadar olmuş olabilir. Kontrolümü 17. hafta içerisinde gerçekleştireceğim muhtemelen. Yani İstanbula dönünce. Tabi belli olmaz, cinsiyet konusundaki merak giderek artıyor. :)
Sevgiler,
Seda
Hamilelik Günlüğüm 14. Hafta: Gece kabusları
14. Hafta
Geceleri devamlı kabuslar görüyorum buaralar. Fazla uyumaktan olabileceğini de düşünsem de hamilelikten bence. Devamlı birinin başına bişiler geliyor, heyecanla uyanıyorum. Bayağı film tadındaki rüyalarımı yazsam diye düşünürüm hep. Ama uyanınca yarısını hatırlayamam. Gece uyaninca yazmak gerek ama o sırada uyumak daha cazip tabi.
Bir de yüksek seslere karşı korkuyla tepki veriyorum buara, kalbim çarpıyor, noldu diyorum hemen. Genelde Umut biriyle oyun oynuyor filan oluyor. Oynarken çığlık yada kahkaha atmış mesela...
Durum kötü, devamlı yatıyor olmak her ne kadar mide bulantımı azaltsada psikolojimi bozuyor. Ama başka türlü mide bulantısına dayanmanın yolu da yok sanırım. Özellkle akşamları (geç ve ağır yemekler yememeye tercih ediyorum) midem bulanırsa hemen gidip uzanıyorum. Çünkü midem boşken hemen cesaret etsemde tokken 20 kat daha fazla tutuyorum kendimi.
flash back: Umut a hamileliğim sırasında yine mide bulantılarımın bir türlü geçmediği bir gün yalnız başıma ağlarken midem bulanmıştı. Hem burnum hem ağzım tıkandığından nefes alamadığım 3-5 saniyede ölüyorum herhalde demiştim. Demek böyle öleceğim diye düşünmüştüm. Nefes almaya çalışıp alamamak ne korkunçtu. Bir daha bu dönemde ağlamamaya karar verdim.
Şimdi de verdiğim kararın arkasındayım da Umut'a hamileliğimdeki kadar ümitsiz değilim bulantılar konusunda. 22 haftalık hamileyken geçmişti sonuçta, bu sefer de birara geçecek. En kötü hamilelik sonunda bitecek. (O kadar dayanabilirmiyiz bilmiyorum tabi) Hala -4 kg dayım, daha fazla vermedim Allahtan, sabitlendim gibi. Bulgur, muz, tost vs devam. Az porsiyonlarda tabiki.
Sevgiler,
Seda
18 Ocak 2016 Pazartesi
Hamilelik Günlüğüm 13. Hafta - Umut 2 Yaşında :) 17.01.2016
- Anneee?
- Efendim aşkım
- Ben abi, bebep pişş pişş pişş (Uyuyor)
- Evet aşkım abi oldun sen. Ama şimdi sen de uyu.
(Umut ile uyku öncesi)
Oğluşum 2 yaşına girdi bu hafta.
Hamilelik Günlüğüm 12. Hafta
Akşam olsun da ben uyuyayım diyorum sık sık...
Umut zaten öğlene kadar olan okuluna bu hafta gitmeyince, evde canımıza okudu. Ve ben istediğim gibi bakamayınca Umut'a çok üzülüyorum. Hep kucağıma gelmek istiyor bir de, yere oturup sarılıyorum ama nafile.
Yetmiyor da kucağımda dans edeyim onunla istiyor sanki. Belki böyle ufak tefek kanamalar geçirmiyor olsam yine kucağıma alırdım arada sırada. Ama şimdi tutuyorum kendimi. Sarılmasak da devamlı beraberiz, hatta bitişiğiz... :) Arada dayanamayacağım midem bulantılarım olduğunda, artık biraz uzanmam gerektiğinde, yavaş yavaş üst kata yatak odasına kaçıyorum. Ufaklığım hemen yakalıyor beni, merdivenlerin başına gelip, "anne noluor?" diyor. Yiyeceğim o ağzını bir gün, haberi yok kuzunun.
Yetmiyor da kucağımda dans edeyim onunla istiyor sanki. Belki böyle ufak tefek kanamalar geçirmiyor olsam yine kucağıma alırdım arada sırada. Ama şimdi tutuyorum kendimi. Sarılmasak da devamlı beraberiz, hatta bitişiğiz... :) Arada dayanamayacağım midem bulantılarım olduğunda, artık biraz uzanmam gerektiğinde, yavaş yavaş üst kata yatak odasına kaçıyorum. Ufaklığım hemen yakalıyor beni, merdivenlerin başına gelip, "anne noluor?" diyor. Yiyeceğim o ağzını bir gün, haberi yok kuzunun.
Devamlı doğumumu nerede nasıl yapacağımı düşünüyorum bu aralar. Hayatımız bir düzene girse de, artık ne yapacağıma karar versem diyorum. Detaylar yakında... Henüz kafamda toparlayamadığımdan yazacaklarımı, aslında toparlanacak bişi de olmadığından erteliyorum bu yazıları. Ayrıca bu sıkıntıları da erteliyorum içimde hep. Ama internette ssvd yi de sık sık araştırmıyor değilim.
Bir de şu rüyalarım bana kalp krizi geçirtiyor artık, bu kadar mı saçma sapan rüyalar görür insan ya... Ya biri kaza geçiriyor, ya hırsız giriyor eve, ya bütün katiller bizim evde... Çok uyumaktanmı oluyor bunlar acaba...
Buarada 11hafta+5gün de 2li testimize girdik, herşey yolunda şükür... Pazartesi de birkaç sonuç alacağım, ve doktora göstereceğim ama şimdilik herşey yolunda. Cinsiyetine bakan doktoruma, Ali'nin tepkisi aman doktor oldu... Umut'a kız demişti doktor (Gebze ASM doktoru) ikili test sırasında... Ama bir sonraki kontrolde net olarak pipiyi görmüştük... :)
Neyse bir sonraki kontrolde inşallah cinsiyetini öğreneceğiz çocuğumun.
Sevgiler,
3 Ocak 2016 Pazar
Hamilelik Günlüğüm 11. Hafta
Giderek verdiğim kilolara ve olmayan göbeğime bakınca acaba bebek filan yokmu diyorum...
Ultrasonum geliyor!
Yani görmeden inanmam modundayım. Geçen hafta kanamam olunca doktora gittim hemen, doktorum bana şöyle dedi;
-Tamam sakin ol, birşeyin yok... Şimdi ultrasonda bakacağız ve kalp atışını dinleyeceğiz. Sonra eve gideceksin.
Sanırım dalga geçti... Ultrason yokken ne yapıyormuş bu anne adayları önceleri...
Bir boşluğumda inşallah fotoğraflarımı da koyacağım. (iki hafta sonra koyabildim şükür)
Blogger hamileler bilin istiyorum; eğer fotoğraflarınızı buralara koyacak uzun yazılar yazacak kadar zamanınız varsa sizin hamilelik bayağı iyi geçiyor!
Blogger hamileler bilin istiyorum; eğer fotoğraflarınızı buralara koyacak uzun yazılar yazacak kadar zamanınız varsa sizin hamilelik bayağı iyi geçiyor!
Sevgiler,
Hamilelik Günlüğüm 10. Hafta
Farkettim ki;
Hamileyken çalışıyor olmak cok zormuş, özellikle benimki gibi zor bir hamilelik geçiriyorsanız. Bu sefer - babanemizin de desteği ile- bayağı dinlenerek geçiriyorum. Haftaya da annemin yanıma geleceğini düşünürsek, hamileliğimin devamında da böyle sık sık uzanmaya devam edeceğim.
Her ne kadar kilo vermeye başlasam ve devamlı kusuyor olsam da artık biliyorum ki bebeğim bundan etkilenmiyor. Erken dönemlerdeki kilo kaybının bebeğe bir etkisi olmuyor.
Sadece karbohidrat yiyor oluşumun, ekmek-pilav- makarna ve eti formdan oluşan yemek düzenimin şu an için bir önemi yok, bir süre böyle idare etsem bişi olmaz... Bana zaten bişi olmaz, bebeğime de bişi olmaz. Bi de şu vitaminimi almayı unutmasam...
Kız- erkek hiç farketmez, önce SAĞLIK...
Sağlıkla doğsun yeter ki...
Sağlıkla doğsun yeter ki...
Umut'la yeteri kadar ilgilenemiyor olabilirim, biraz babanesi biraz ananesi ilgilense bişi olmaz... Buaralar biraz fazla çikolata- tatlı- şeker yese bişi olmaz sanırım. Zaten ona şekersiz tatlılar, sağlıklı atıştırmalıklar hazırlayacak gücüm yok hiç. :(
Allah'tan muz, elma, armut filan var...
Allah'tan muz, elma, armut filan var...
Sevgiler,
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)