25 Aralık 2015 Cuma

Hamilelik Günlüğüm: 9. Hafta

8hf+4gün
Bir akşamı daha bulantı içerisinde geçirirken ilham geliverdi işte, 
Yine babası Umut'a uyku öncesi müdahaleleri yaparken :) annesi yatağına sırtüstü devrilmişti işte. Ev mi havasız? bu et, kıyma her zaman böyle kötü mü kokuyordu? Nerdeyse Umut'un ekşi kokan ayakları bile beni tuvalete taşıyacak! Yok artık! Onlar mis mis! :)

Babası ile son kudurmasını yapıp enerjisini atan Umut'a babası şimdide kitap okuyor işte, uyur mu artık hiç mızmızlanmadan kendi kendine? Sadece iyi geceler oğlum seni çok seviyoruz dese babası ve kapıyı çekip çıksa odasından. Gece uyanıp 'anne çişş' der mi acaba artık? Ya da sabah uyandığında hiç çiş yapmamış olsun artık, olmaz mı? Biraz daha mı büyüseydin oğlum kardeşin gelmeden önce...

En azından zıplamayı bileydin, zıplamak istediğinde elimizden tutman gerekmezdi o zaman. Az kaldı bunlar için belki ama kardeşin çok aceleciymiş oğlum be, sen bunları yaptın yaptın, 7 ayın kaldı çocuğum. Yoksa tek elimle seni zıplatırken tek elimle kardeşini pışpışlıyor olacağım! 
OMG! 
Tanrım beni affet! 


Sevgiler,

Seda

8 Aralık 2015 Salı

Hamilelik Günlüğüm : Ne anladım? (8. hafta)

Dün akşam oğlum yine enerji tavan yapmış bir şekilde kendini yerden yere koltuktan koltuğa atıyordu. 

Normalde supergirl havasıyla onu bir çok kez havada yakalamışlığım, ayaklarımla yere çakılmak üzere olan kafasına yastık olmuşluğum vardır. 


Tabi bunlar çok atik olmayı gerektiriyor. 


Halbuki ben kendimi 2 haftadır aşırı bitkin hissediyorum, bu arada bulantım da gün içinde ara ara vuruyor beni. 


Dün Umut koltuk tepesine oturmaya çalışınca neredeyse düşüyordu, hızlı bir şekilde eğildim ve tuttum onu. Karnıma bir ağrı girdi. Çok hızlı hareket etmiştim ya da panik yapmıştım bir an. Bilmiyorum neden. Hafif bir ağrıydı, biraz uzandım geçti. Korktum karnımdaki bebeğime bir şey olacak diye aslında. 


Sonra babamızın eve gelişiyle, Umut'u kendisine teslim edip, koltuğuma uzandım. Ali'nin demesiyle, şarja taktı
m kendimi. :)


Daha sonra, salya sümük olmasına rağmen nasıl bu kadar hareketli olduğunu anlayamadığım oğlum, babasının arkasından mutfağa koşturunca gözümün önünde sırt üstü düştü. Aynı filmlerdeki gibi yavaş yavaş düştü, en son kafasının arkasını da çarptı yere. Sanki biraz atik olsam tutacaktım onu... Ama tutamadım. Atik olsam da tutamazdım belki de. 


Bir süre ağladı, buz koyduk kafasına, korktu çok. "Anne bum bum" dedi durdu. :(

Babasıyla kucakladık epeyce sakinleşti sonra, gözlemledik gece bir şeyi de yok şükür. 

Dün gece ne anladım biliyor musunuz, belki daha erken diyeceksiniz ama iki bebeğimi de korumaya çalışırken benim anneliğim duble olmuş bile. İkiye bölünmüşüm ben aslında, ikisini de ölesiye kollamaya çalışıyorum her anımda. Yapamayınca da kahroluyorum. 


Daha erken belki bunları söylemek için, belki 'ilk 3 ayını' atlatsaydın diyeceksiniz. Ama ne farkeder ki! Benim şu an ki duygumu ne değiştirebilir ki?


Ben sanırım ikisini de aynı, ikisini de ölesiye seveceğim hep. 


Sevgiler, 


Seda

Hamilelik Günlüğüm ; Bulantı ve Kusma (7. hafta)

Hamilelikte bulantı ve kusma

2. hamileligimin şu başlangıç döneminde (6+5) kusmalarımın başlamasıyla flash back yaşayıp hemen ilk hamileliğimi anımsadım. Zaten çok fazla zaman olmuş sayılmaz. (yakl. 2.5 buçuk sene) 

Ama siz gelin sorun benim hafıza kayıtlarımı, hepsi silinmiş sanki! Hiçbir şey hatırlamıyorum. Neyse ki telefonumdaki bir programa kusmalarımı, kontrollerimi, ruhsal durumumu vs kaydetmiştim. Hemen oradan kontrol ettim; kusmalarım geçen sefer de aynı günlerde başlamış! 6. hafta başında! Hatırlıyorum başlarda o kadar yoğun değildi. Bir süre direnmiştim ilaç kullanmamak için! Ama sonraki haftalarda o kadar şiddetlenmişti ki ilaç içsem bile sabah kusmalarımı engelleyemiyordum. Bu durum beni psikolojik olarak acaip etkilemişti, çökmüştüm resmen. 3. Aydan sonra geçer diyenler çok vardı, ama geçmedi. Tam 5 buçuk aylık hamile olana kadar sürdü, sonra bir sabah uyandım ve kusmadım. :) 

Böyle bir durumun yani her sabah erkenden kusarak uyanmanın, bütün gün hiç bir şey yiyememenin fiziksel ve duygusal olarak neler yaşattığını o yüzden çok iyi biliyorum. Uzun süre arabaya/ otobüse binememe. Devamlı yanında poşet ve atıştırmalık taşıma. İlaç kullanıyor olmanın verdiği psikolojik etki de var tabi; acaba bebeğime zarar veriyorummu gibi... Anladımki çalışırken daha da zor,  kendini daha fazla zorlayıp, çalışmak için konsantre olmak istemek ama vücutun ters tepki vermesiyle sonunda işyerinde kusmak... 

Ben ilk hamileliğimde uzun süren bulantılı döneminde devamlı ilaç kullanmak durumunda kaldım. Doktorumun tavsiyesi, günde 2 kez zofran, 4 kez metpamid kullanabileceğim idi. Ben çok kötüysem 2, akşamı daha rahat atlatıyorsam sadece sabah 1 tane Zofran kullanarak geçirdim ilk hamileliğim. Açıkçası metpamid pek işe yaramadı, hatta daha kötü yaptı ve ben pek kullanmadım. 
 Not : bu arada diğer tüm yöntemleri denedim tabi, zencefil koklamak, zencefilli çay içmek, soğuk su içmek, dondurma yemek, galeta yada çubuk vs yemek... 
Hepsinin bir etkisi olduğunda hemfikirim ama maalesef engellemedi hiçbiri. 

Sonuçta, ilk hamileliğimde ilk 5 buçuk ayda 4 kilo verip, son 3 buçuk ayda 19 kilo aldım. :))) Öyle hiç birşey yiyememişim ki aylarca deli gibi saldırdım yemeklere son aylarımda... 

Şimdi gelelim 2. hamileliğime... 
Yine kusmalarım başladı! Her hamilelik aynı değil bulantın olmaz belki bu sefer diyenlere küçük bir selam gönderiyorum buradan! İlk doğumdan sonra bir daha çocuk yapmazsam bu hamilelik döneminin bulantıları yüzünden olacak demiştim.  

Hooop bütün söylediklerimi unuttum... 

Herşeyi unutuyor bu anne insanı... Hamileliğin zorluklarını, doğum acısını, ilk 3 ayki bebek bakımı zorluklarını, herşeyiii... Unutmasak zaten 2. çocuğu nasıl doğurmaya karar verelim? Nasıl unutuyoruz bilmiyorum gerçekten. Buna folik asit eksikliği, hormonel dengesizliklermi neden oluyor, yoksa genetik olarak sahip olduğunuz annelik içgüdülerimi, yoksa çocuklarımıza/bebeklerimize duyduğumuz aşkmı neden oluyor. Tam anlayamıyorum. 
Ama herşeye hazırım bu sefer. Ve bu sefer biliyorumki bu durum geçecek.
Hatta unutacağım yine. :)

Sevgiler,


Seda

16 Kasım 2015 Pazartesi

Kocişin Minnoş Kedisi Ve Tontoş Oğlu

Kocişin minnoş kedisi ve tontoş oğlu varmışşş...

"Bu buna kociş diyor, ay ne komik! Ne boş insanlar!"
"Bu bebeğinin/ kedisinin / köpeğinin fotoğraflarını paylaşıyor devamlı ay sıkıldım! Bu fotoğrafları görmek zorunda mıyız?"
"Ay bebeğinin ayaklarını gördük, fotoğrafı paylaşan çıldırmış olmalı, bir de bebek dilinden konuşup bişiler yazıyor..."
"Yeni anne sendromu bunlar!" 
"Yeni annelerde görülen 15 sendrom!"
"Yeni evlilerde görülen 25 sendrom!"

gibi gibi şeyler yazıyor ya da bu tip şeyler paylaşıyor bazıları. Benim de bekar, anne ve bir kedi sahibi olmadığım bir dönem vardı, evet, ve farkettim ki bu tip paylaşımlar beni hiç rahatsız etmemiş... Hatta çoğunun farkına bile varmamışım.. Bazıları beni güldürmüştü evet, bazıları ise mutlu etmişti ve beğenmiştim... Ama gidip de direk bu paylaşımları hedef alan bir paylaşım yayınlama gereği duymamıştım. 😕 
Evet bazı durumlar bana da komik geliyor, hiç sanal ortamda kociş demedim belki eşime ama bunu diyenlerin de beyin özürlü olduğunu düşünmüyorum... İnsanların sevgisini göstermesinin bir çok yolu var...
Ve bırakın istedikleri gibi göstersinler lütfen. Özellikle -bir sevgiliniz yokken yada bir bebeğiniz yokken yada bir kediniz yokken- yorum yapıyorsanız, yaptığınız yorumları size yedirtecek şeyler yaşayabilirsiniz ileride... Unutmayın bunu. Ve umarım yaşarsınız! Çünkü sevgiyi göstermek güzel bişi! 

Ya da '10 yıllık evliyim hiç böyle bişi görmedim, facebook'dan devamlı canım- bebeğim- aşkım yazanlara gıcık oluyorum' yazan arkadaş nedir derdin? Sana ne yahu? Aşklarını çabuk tüketiyorlarmış! Bana ne lan! Daha mutlu olacaklarsa yarın boşanabilirler, ben onlar mutlu olurlarsa mutlu olurum! 
Bazılarının herkesin gözünü soka soka bazı şeyleri -fotoğraflarını- paylaştığının farkındayım, ama çok rahatsız olduysanız- takibi kesersiniz... Nasıl farklı siyasi görüşte birinden rahatsız olunca siliveriyorsunuz listenizden...

Bir de kedi- köpek fotoğrafı paylaşanlara laf sokanlar var... Sadece laf sokarak yaşıyorsunuz- farkındasınız değil mi? Nedir bu laf sokma merakı anlamış değilim! Hayvan sevgisini yaşamayan bilemez gerçekten... Sevdiğin birşeyin fotoğrafını paylaşmak istemek kadar doğal ne olabilir! Örgüden hoşlanıyorsan örgü fotoğraflarını paylaşabilirsin, kedilere bayılıyorsan onlarınkini... Bırakın da paylaşım özgürlükleri olsun insanların! Sizin de tabi bu paylaşımları iğneleyici laflar paylaşma özgürlüğünüz var! Ee özgürlüklerin de bir sınırı var!  Her şeyin bir adabı var bi de... 

Sevgiler,


Seda

31 Temmuz 2015 Cuma

Umut'la ilk yıl

Bugün Umut'la ilk bir yılım nasıl geçti diye düşünüyordum. 
Beni en çok yoran şey neydi? 
En çok zorlayan? En çok sabrımın taştığı anlar nelerdi? 

Güzel şeyler çoktu tabiki de kötü/yanlış şeyler nelerdi diye düşündüm aslında. Sonra bunları sıralamaya karar verdim. Değerlendirmelerini yaptım.

Kendime notlarım var, bunlar kulağıma küpe olsun.

1. İlk aylardaki hormonel dengesizlik: bu dönemde nedenini bilmediğiniz bir sıkıntı oluyor ya içinizde, işte o geçici. bu sıkıntıyı başka olaylara kişilere yada kendinize bağlamamak gerek. Tamamen geçiyor sonra. Aklı karışmış hormonlarımızın bize oynadığı oyunların bilincinde olmakta fayda var. Bu arada söylemeden edemeyeceğim, bu dönemdeyken bu dönemde olduğunuzun farkında olmayabilirsiniz... Ani kararlar vermemek lazım, be cool.


2. Emzirme sorunsalı! emzirmek istiyorsanız emzirin! Emzirmenin iyi bir şey olduğunu bilmeyen yok. Emzirmek için kendini zorlayınca emzirebildiğine inananlardanım ben de. Orada da sorun yok. Ama bebek emmedi. Herşeyi denedik, olmadı. Fazla kasmaya gerek yok belki de. Bizim sinirlerimiz gerildikçe bebeğimizin sinirleri geriliyor.

Başka bir durumda, bebek emiyor ama bizde doydu mu acaba telaşı var. (ben bu telaşın etrafımızdakiler tarafından da yaratılabildiğine inanıyorum biraz, o ayrı mesele) İlk aylarda bebeğin sık sık emzirilmesi durumuna katılıyorum ama stres yapmadan, biraz bebeği gözlemleyerek sakin sakin kucağa alıp, gerekiyorsa emzirmek gerek sanırım. Belki gazı var, belki sadece kucak istiyor, belki sadece anne kucağı istiyor. Panik halinde emzirmek yok.

3. İçgüdüsel annelik- kesin net bilgi. Emzirmek yetti mi annesi bilir, uykusu yetti mi annesi bilir. Uyku düzeni iyi mi? Ek gıda yiyor mu, yeterli mi? Anne bilir. Bilemiyorsa doktoruna sorar. Büyükler, teyzeler karışmasınlar bir ya. Yalnız emin olmadığınız küçük ama çok küçük bir detay varsa hemen danışabileceğiniz bir doktorunuz olsun.

Mesela; 3. ayda gerek yok, aşısı yok diye doktora götürmedik. Halbuki her ay kontrolünü yaptırmalıydık. 4. ay gittiğimizde- hafif bir azar eşliğinde- yaptığımız yanlışlar olduğunu öğrendik. 4. aya kadar geceleri 2 ye bazen 3 e kadar uyumayan bebeğimize acilen uyku düzeni oturtmamız söylendi. Bir hafta içinde saatleri akşam 8 e çektik, rahat ettik. Bir de başını sağa çevirmesiyle ilgili problem olduğundan egzersiz yapmamız konusunda uyarıldık. -sağ tarafına renkli oyuncaklar koymak, sol memede emzirirken bebeği sırt üstü yatırıp, kafasını sağa çevirmesini sağlamak gibi... -

4. Bebekler, özellikle erkek bebekler çok terliyor. Giydiğinizin bir katı fazla kalınlıkta giydirin diyorlar ya, hiç Umut'a göre değil. ben üşüyorum zaten, bir kat kalın giydirince terliyor bebik. Giydirmeyi fazla abartma...

Kışın Umut'u yıkarken çektiğimiz işkenceleri bilseniz bir de. Oda da ısıtıcıyı açıp, leğeni hazırlayıp, uygun ısıyı ve su sıcaklığını yakalamaya çalışmak!!! Basit ve kullanışlı bir sistem bulmak şart. (ayrıca ben dirseğimle filan su sıcaklığı anlamıyorum arkadaş! suya girip sıcaklığını test etmem gerek. yada su termometresi candır.)
Yaz bebeklerinin anneleri bu çektiklerimi anlamazlar. :P

5. Canı cehenneme bağrı açık zıbınlar, on bin tane düğmesi olan tulumlar, beli dar pantalonlar... yaşasın eşofman takımları... Bir body, bir şort yada bir eşofman. Soğuksa önü fermuarlı eşofman üstü, evdeysen hırka/yelek de olur.


6. Sütümü sağmadığım için ateşlendiğimi de unutmadım. Annemleri çağırıp apar topar doktora gitmiştim. Kendini tanı.


Aklıma geldikçe eklemeleri yaparım, şimdilik bu kadar...


Sevgiler,


Seda

29 Haziran 2015 Pazartesi

Umut'a 1 yaş mektubu


Canım oğluma, Umut Rıza'ya,  
Mayıs 2011'de babanla birlikte olmaya karar verdik, aslında bir zamandır birbirimizi tanıyorduk ama galiba sanırım o zaman hazırdık artık. İşte ben o zaman seni özlemeye başladım aslında, ama babanın haberi yoktu:)) 
Zor ve yalnız İstanbul yıllarından sonra bana çok iyiydi baban... İş harici her günümü ona anlatmaya başlayınca o da telefonda değil, gel yanımda anlat bari dedi herhalde:) 
Bir zaman sonra evlenmeye karar verdik, sürpriz olmayan bir evlilik teklifi ile evliliğe hazırlanma sürecimiz oldu... Herşey çok zevkliydi. (Sana yuva hazırlıyorduk aslında, bundan babanın haberi yoktu, ihihihihihhhhi... aramızda bu)

Kız isteme (bundan önceki ayrıntıları anlatamayacağım deden kızar :P) Çanakkale'de nişan, düğün günü alma, düğün yeri karari, sürpriz kına çok güzeldi kızlaaar), düğün, balayı (en güzel an Disneyland'dı, büyü beraber gideceğiz kesin), ve sonra sen geldin. Önce içime, sonra dünyaya... Bu arada bir başka sürpriz baby shower oldu:)) Sonunda sürprizi kalmamıştı artık ama:))) Sana gelen bir ton hediyeyi açmak büyük zevkti:) (i love you all) Sonuçta, sana pek bişi almadık aslında:) (baban böyle bilsin, çaktırma ben alıyorum sana bişiler devamlı ;)) Bu arada sana bir oda yaptık, tüm eşyaların yerleşti. Ananesi ve babanesi sağolsun, evimiz milyonlarca kez temizlendi..
 ah bu speedy olmasa :p hep tüy hep tüy!
Vee sonra 14.01.2013' de, iste o gün sen doğmadın.. Olmaz dedi doktor, annen grip olmustu:( veee 17.01.2013' de sen doğdun bebegim:) Çok güzeldin, hala cok güzelsin, en güzel sensin, hep de öyle kalacaksın.
Tabi ki herşey güllük gülistanlık geçmedi:) Kız istemeden önce ananen kalçasını kırdı, ve bizi üzdü.
Arada dedelerin bir kaç kez hastaneye yattılar, bu konuda yarışıyorlar, ilgini çekmeye çalışıyorlar sanırım. Biz ikisini de çoook seviyoruz halbuki:) Nişanda bi sorun yoktu galiba, bi ara baban gerilmis olabilir, İstanbul'dan ve diğer yerlerden gelecekler nasıl gelecekler diye. Hımm. Bir de ben saçımı tek başıma yaptırmak zorunda kaldım, sinirlerim bozuldu... 
Düğün yerini ayarladık tam, askeriye düğünleri iptal etti, stres olduk bi. Ramazan ayında evleri tek eve taşımak babana kabus oldu, ertesi gün oruç tutamadı... Alışveriş arabasıyla ev taşıdık!!! Balayında cruise'da Sandy'e yakındık, sonuç bayağı tuttu bizi:) 
Hamilelikte 5.5 aylık oluncaya kadar kustum! Günde birkaç kez, çook kötüydü. Senden başka hiç bir şey buna dayanmamı sağlayamazdı... Doğum ertelenmesi gerginliğe neden oldu, gerçi ben çok acıkmıştım beklerken, iptal olunca hemen yemek yiyebiliyorum diye sevindim ama... Olan oraya sabah sabah gelip yanımızda olanlara oldu, geri döndüler... Doğum stresliydi, sezeryan sonrası acı vericiydi, seni ilk gören olmamak kötüydü. (Ama herseye değersin) ameliyathane de uyanınca hemşireye sonra babana bebeğim nasıl diye sormak endise vericiydi.. Seni acilar icinde emzirmek garip, günlerce 2-3 saatte bir uyanmak yine garipti.. Evde senle kalmak sıkıcı, ama mecburiydi, bu lohusalığın parçasıydı sanırım...
Not: Ayrıntıları tarihleri babandan öğrenebilirsin. Benim hafızam pek yok. Şu an sadece senin gülüşlerini ve güzel anları hafızama yazıyorum sadece... En kötü halde hepsi telde, ipadde, harici bellekte, face.de, instagramda (#umutrizaborak ) arada bakıyoruz ne hızlı büyüyorsun şaşırıyoruz:) Devamlı şaşırmamız ilginç aslında:)

Seni seviyorum aşkım, küçük adamım. 
23.08.14 
---------------------------------------------------------------------------
Sevgiler, 

Seda 

28 Haziran 2015 Pazar

Doğuma giderken çantamızda neler var? Doğum odamız nasıl?



Hastane çantasını doldurma işini çok kafaya takmamak gerek. Gerekirse eşinizi yollayın eve ve aldırtın gerekenleri... Refakatçi olarak eşim benimle kaldı, onun hastanedeyken bebeğimize alışmasını istedim. 

Velhasıl çanta içerisine gerekebilecekler; 
  • 3-4 adet gecelik, emzirmek için uygun, oldukça bol. (Ben 3 gün kaldım hastanede, 3 gecelik yetmedi bile) 
  • Çorap (kışsa kesin lazım, 2-3 çift) 
  • Terlik (rahat açık bir şeyler tercihimdir) 
  • Elbise gibi rahat 2-3 kıyafet
  • İç çamaşırı, en bollarından külotlar ve emzirme sütyenleri. 
  • Hijyenik ped, mümkünse bez. (Benim çok kanamam olduğu için çok gerekti.)
  • Meme ucuna sürmek için krem (Çok çok çok lazım) - Biz de yoktu, hastaneden temin ettik. 
  • Hijyenik ıslak mendili/ Kolonya/ Kuru mendil
  • Kirliler için torba
  • Diş fırçası, diş macunu, deodorant, sabun, el havlusu- (Hastanede benim gibi yıkacanacaksanız şampuanınızı ve havlunuzu da alabilirsiniz.- hastanenizde bunların olma ihtimali de yüksek) 
Ekstralar: 
  • Kırmızı bant, taç (Oda süslemelerimi yapan Beyaz Kelebekler düşünmüşlerdi bunu)
  • Makyaj malzemeleriniz (Ben pek makyaj yapmadım açıkçası gerek olmadı hiç)
  • Fotoğraf makinesi, kablosu, şarjı vs. (Hafızasını boşaltmış olun.)
  • Telefonunuz, şarjı. (Hafızasını boşaltmış olun.)
  • Süt sağma cihazı - bize gerekmedi, gerekirse alırız diye çantamızda yoktu. Hastanede değil ama daha sonra evde gerekince aldık. 
  • Göğüs pedi, göğüs kalkanı bir ihtimal lazım olabilir. En iyisi lazım olduğu takdirde hastaneden yada en yakın eczaneden tedarik etmeniz. 
Bebiş için ;
  • Yenidoğan kıyafetleri 2-3 takım (bazı hastaneler isterseniz kıyafet verebiliyor, giydirip yanınıza getiriyorlar) - Zıbını, pijama takımı (çıtçıtlı olsun, düğmeli almayın, iliklemesi zor oluyor) 
  • Islak mendil - Unibaby Yenidoğan' dan şaşmam. 
  • 2-3 adet pike yada battaniye (hava durumuna göre)
  • Ana kucağı ve ana kucağı içerisine yerleştirmek için pike tarzı bişeyler. (Sevibebe'den de alabilirsiniz) 
  • Bez (yenidoğan molfix almıştık ilk biz) - not: kullanmadık hiç, hastane verdi. 
Önemli Notlar: 
  • Gerekebilecekler ve süslemeler için hastaneyi ve muhtemel odanızı önceden teftiş edin. 
  • Bir doğum fotoğrafçısı ile anlaşıp güzel fotoğraflarınız olmasını garantileyebilirsiniz. (Bebek fuarında bir çok doğum fotoğrafçısı ile karşılaşmıştım, fiyatlar abartı olduğundan bu iş eşimin abisine kaldı.) Eğer fotoğrafçı ile anlaşacaksanız önceden programlamanızı tavsiye ederim, çünkü fotoğrafçılar sizin evdeki halinizi (hamile iken çocuğunuzla yada eşiniz ile hallerinizi) de fotoğraflamak istiyorlar. 
  • Süslemeler için bir firma ile çalışabilirsiniz. (Beyaz kelebekler önerimdir. İlgili fotoğraflar aşağıda.) 


Bizi ziyarete gelenleri böyle karşıladık, kapı süsümüz, balonlar, şerbetimiz, ayıcıklı süslemeler Beyaz Kelebekler Organizasyon'dan  ; 


















Aşağıdaki güzel hediye yakın bir arkadaşımızdan geldi, tatlının asıl adresi Mrs Cupcake ... :) Ayıcıkların kulaklarını kopartmış ve yemiş olabiliriz:)))







Aşağıdaki Şeker Hamurlu Ayıcıklı Kurabiyelerimiz ise Cooking Cookies 'ten. Facebook sayfasında bir çok harika model var... 





 Not: Bu arada Sevimli mavi ayıcık (üzerinde cupcake'ler vardı) da hediye olarak geldi. Ancak o telaş içinde nereden alındığını not etmeyi unutmuşum. 

Sevgiler, 

Seda

26 Haziran 2015 Cuma

Umut'la Doğuma Giderken

Hamileliğim ilk beş buçuk ay kusmalı geçsede sonrası fena değildi... Sancı, ağrı, ve korku çekmedim.   
Genel anesteziyi de alınca (ohhh miss) Umut'uma kavuştum. 







Tabi ki iki cümleye sığdırılamaz hamilelik süreci... ama ben sığdırdım işte:) Niye çünkü unuttum... 

Maalesef biz kadınlar çoook unutkanız. Miniğimize kavuşunca herşeyi unutuyoruz. Hele 2 sene geçsin, "ay işte biraz sıcak basıyor işte biraz da miden bulanıyor" a döner. 5 sene geçsin aradan işte o zaman "ay ne var işte pırt diye doğuruyorsun olur"... (Pırt derken çabucak geçiyor zaman manasında yazdım.) 

Aslında öyle kolay mı geçti gerçekten. Kolay geçenler var elbet yok değil. Ama ilk 5 buçuk ay o nasıl bir mide bulantısı Allah! Niye 5 buçuk ay bi de, ilk 3 ayda biter demişlerdi. Her sabah boş mide ile öğür babam öğür, kusmamak için ilaç aldım mecburen her gün. Başlarda bileklikler mi denemedim, zencefilli çaylar içip zencefilleri burnuma mı yapıştırmadım. Yok, geçmiyor... Banyodan çıkamayacak kadar çok kötü olunca ben, doktorum  Zofran verdi... Tabi normalde 2 tane içebilirsin günde dedi, ama ben 1 tane de diretiyor sonra yine kusuyordum. Moral sıfır oldu... Banyo ile yatak arasındaki 3 adımlık mesafede yere oturup ağlıyordum artık. 
Neyseki yaklaşık 22 haftalıkken bitti, iyidi aslında alışmıştık tam!!! 

Sonrasında hızla kilo almaya başladım. Kusmalardan dolayı o zamana kadar 2-3 kilo vermiştim bile. (Bu arada kilo kaybıyla ilgili, ilk aylarda rejim bile yapabilirsiniz, hiçbir şey olmaz demişti doktorumuz...)  Sonuç, ilk kilomun üstüne 16 kilo koydum, oldum mu sana 80... Son zamanlar biraz sıkıcı, rahat hareket edemiyorsun filan ama çektiğim mide bulantılarından sonra bunlar bana vız gelip tırıs gitti... 


30.09.2013 - 24. hafta                                             10.12.2013 - 34. hafta -işteyken


11.01.2014 - doğumdan 6 gün önce - baby shower

Buarada 27 haftalık hamile iken bir Kanada maceramız oldu. Henüz birkaç kilo almıştım bu nedenle kendimi iyi hissediyordum. Ben de Ali'nin peşinden Kanada'ya. Orada fuar dışında gezme imkanımız da oldu... Uçak yolculuğu biraz sıkıntılıydı tabi. O kadar yol... Yarım saatte bir yürüyüş, hareket mecbur. Tam uyuyacağım, Ali dürtüyor, hadi kalk diye... 28. haftadan sonra doktordan yazı isteyebiliyor uçak firmaları. Biz her ihtimale karşı almıştık. Ama hiç lazım olmadı, bence benim hamile olduğumu bile farketmedi kimse. Bu arada uçakta yürüyüş yaparken aslında benim gibi yaşlı veya genç birçok kişinin bu şekilde yürüyüş yaptığını gördüm. Benim gibi jimnastik hareketleri yapanlar bile vardı. 

27.10.13/Niagara Falls-Kanada

Velhasıl Kanada seyahatimizi de sonlandırdık ve evimize dönüp oğlumuzu beklemeye başladık. 

Odasını, kıyafetlerini hazırladık. 
Bir de hastaneye götürmek için çanta hazırlamak gerekiyordu. Biz çanta olarak, decathlon internet mağazasından sürülebilir sırt çantası aldık. 
Neden bunu aldık, bir yere giderken bunu Umut'a valiz olarak kullanırız dedik. Çok hafif olması iyi ama biraz büyük geldi. Seyahat ederken kullanması rahat ama devamlı kullanılacak birşey de değil. Ek olarak bir anne çantası da aldık tabi ki. Ama onu da kısa bir süre kullandım, şimdi sırt çantası ile idare ediyoruz. Evet bildiğiniz uyduruk bir sırt çantası:))) Sırt çantası candır. Kendi el çantamı da içine koyuyorum, Umut'u da kucağıma alıp He-Man gibi dolaşabiliyorum şu an. (sonra niye belim ağrıyor!) Gölgelerin gücü adına!!!

Hastane çantasını doldurma işini çok kafaya takmamak gerek. Gerekirse eşinizi yollayın eve aldırtın gerekenleri... (Not: Doğuma giderken çanta içerisine gerekebilecekleri ayrıca yazdım, kontrol edebilirsiniz. 

11 Ocak günü doktorumla doğum için kararlaştırdığımız gün 14.01.2014 . (38 hafta+ 5 gün) Ama benim burnum tıkalı, genzimden garip sesler geliyor. 3 gün içerisinde geçer diye ümit ediyoruz. anestezi uzmanı ile de görüşüyorum, beni her detayla ilgili bilgilendiriyor, genel anestezi olacağı konusunda hemfikiriz. Ya da benim isteğim o yönde diyelim. 

14 Ocak'ta biz bir heyecan hastaneye gidiyoruz. Aileler de bizden hemen sonra hastanedeler, herkes başımda. Bense nasıl açım nasıl açım :( Geçen akşamdan beri bişi yememişim, bekliyorum ki beni sezeryana alacaklar. 

Haydaaa doğum doktorum ile genel anestezi uzmanı anlaşamadılar. Anestezi uzmanı hastayım diye beni ameliyata sokmak istemiyor. Odam süslenmiş, herkes hazır (benim dışımda). Beni ameliyata sokmaktan son anda vazgeçtiler. KBB uzmanı beni kontrole geldi, ameliyata giremeyeceği (genel anesteziye) söyledi. Bundan sonra epidural sezeryana girebilirim diye doktorum bana serum göndertti. Ama ondan da vazgeçtiler. Ben kurbanlık koyun, bekliyorum öyle. Ve hala aç...Annem niye epidural sezeryana almıyorlar diye söyleniyor bir yandan, diğer yandan herkes tedirgin ve sinirli. Niye baştan (3 gün önce kontrole geldiğimizde) KBB doktoruna yönlendirilip kontrol edilmediğimi sorguluyorlar aslında... 

Meğer, anestezi uzmanı karşı çıkmış epidural sezeryan olmama, nedeni de hastanın-yani benim-daha önce genel anestezi istediğimi belirtmiş olmam. (Bunu doğumdan sonra öğrendim) Aslında benim için çok iyi bir karar verdiğini düşünüyorum. Epidural sezeryan hiç ama hiç olmak istemedim. (Çok fena panik yapardım ameliyathanede!!!) 

Sonuç biz tası tarağı topladık... Hoop eve geri döndük. 3 gün sonra doğuma gireceğim. Bu arada KBB doktoru bana ilaçlar verdi; burun spreyi vs. Ama ben çok mutluyum, yemek de yedim hemen. :)

16 Ocak'ta doğumdan önceki gece hafif sancılarım oldu. Hissettim ki eğer sabah sezeryan  yine ertelenirse bu çocuk kendiliğinden geliyor. 

Neyse ki,

17 Ocak 2014 12:00 de oğlum geldi. Hoş geldi! 

Umut Rıza Bebek - Anadolu Sağlık Hastanesinde!





28 Mayıs 2015 Perşembe

Umut'la BLW (baby led weaning)


Ben biraz üşengeç bir anneyimdir. Maşallah yedimi iyi yiyen bir çocuğa bir kase makarnayı kaşık kaşık ver biraz zor geliyor bana... :) Hele bir kase çorbayı küçük kaşıkla içirmek!!! kolum kas yapıyor valla... 

İşin en azından elle tutulabilir yemekler kısmını Umut'a yaptırmaya karar verdim ben de. Zaten ekmek buldumu kemire kemire yiyiyordu, ben de dedimki makarnayı, muzu, köfteyi de eliyle alıp yer bu bücür. (Özellikle belirteyim, bunu söylediğimde dişi yoktu hiç, 6.5 aylıktı. Hoş ilk dişi 15 aylıkken çıktı, ve hala çıkıyor :S)


Sonra bir de baktım ki internetteki anneler arasında böyle bir akım varmış zaten... BLW (baby led weaning) adıyla herkes bebeğinin kendi kendine yemeğini yerkenki fotoğrafını paylaşıyor. Valla ben gayet üşengeçlikten, yada o birşeyler yiyorken ben de birşeyler yiyebileyim bu arada diyerek başlamıştım bu işe. :)))) Umut'un böyle çokça da fotoğrafını instagramda paylaşmıştım. BLW i ve önemini öğrenince BLW hashtagi ile yayınlamaya başladım. 


Aşağıdaki fotoğrafta Umut makarnalütfen 'den karışık sebzeli makarnayı götürürken. :)))

(Umut: Bu makarnalar bir harika dostum!!!)

 


BLW; kısaca bebeğin kendi kendini beslemesi. 


Faydaları çok. 


Öncelikle bebek bunu yaparken eğleniyor, kendine güveni artıyor, çünkü kendi yemeğini kendisi yiyor! Farklı tatlardaki ve farklı şekillerdeki yemeklerden yemenin zevkine varıyor, ve öğreniyor. 


BLW e erken başlayan bebeklerin, daha çok yemek çeşidine ilgi gösterdikleri görülmüş. Ayrıca sofra alışkanlıkları kazanmalarını sağlıyor, ve anne ile bebek arasındaki yemek savaşlarını engelliyor. 


BLW'ye parmak yiyecekler ile başlamak gerekiyormuş. Ekmek aslında bunlardan biri değil. Çünkü nişasta olduğundan şişebiliyor, ve boğulmalara neden olabiliyormuş. Yine de Umut tam bir unlu mamüller delisi olduğundan onu engellemek zor... Öncelikle haşlanmış brokoli gibi ağzında kemirebileceği şeyleri vermek gerek. Yada pilav, mango, muz, avokado, haşlanmış sebzeler, vs...


Umut artık çoğu şeyi kendi kendine yiyebiliyor. (16 aylık) Yakında kaşıkla bile yiyebilir belki!!! Ve sadece alt öndeki iki dişi var, onlarda daha yarım. Bugün elma bile yedi kendisi. Eminimki, eğer dişleri çıkmış olsaydı, şu anda herşeyi çok rahat yiyebiliyor olurdu. En azından bu kadar geç dişleri çıkmış bir bebek olmasına rağmen püreye hiç alışık olmadığını,   hatta uzun zamandır et yiyebildiğini söyleyebilirim. Çünkü BLW ile çiğnemeyi ve yutmayı öğrendi. 


Tek sorunumuz artık herşeyi kendisinin yemek yemek istiyor olması. Bu da etrafın bayağı pislenmesine neden oluyor. Herşey zamanla... ve her bebeğin, her çocuğun zamanı farklı. 


Sevgiler, 

Seda

25 Mayıs 2015 Pazartesi

Hayvan Şekilli Kurabiyeler



Şeker Hamuru ile hazırladığım kurabiyeleri Umut'un doğum gününde hediye paketi içerisinde verdik. Doğum gününden 2 gün önce kurabiyeleri pişirdim, ve ertesi gün şeker hamuru ile süsledim. Eşimin süsleme sırasında emeği büyüktür. Şeker hamurlarının açılması ve kesilmesi işlerinde bana çok yardımcı oldu... 



Şeker hamurlu kurabiye tarifi şöyle: 

Malzemeler: 
  • 2 adet yumurta 
  • 1 su bardağı pudra şekeri 
  • 200 gram tereyağı (eritilmiş)
  • Yarım çay kaşığı kabartma tozu
  • Aldığı kadar un
  • İstediğiniz miktarda tarçın
Yapılışı: Yumurta ve pudra şekerini çırpıyoruz. Sonra tereyeğını ekleyip çırpıyoruz. Üzerine kabartma tozu, tarçın ve un karışımını ekleyip karıştırıyoruz. Hamuru 15 dakika kadar dinlendirdikten sonra, güzelce açıp daire şeklindeki kalıplarla kesiyoruz. Önceden ısıtılmış fırında pişiriyoruz. 


Şeker Hamuru olarak farklı farklı renklerim vardı evde. Bu nedenle ben değişik bir sürü kombinasyon yapabildim. Ama siz hangi hayvanları yapacağınızı önceden belirlediyseniz sadece ona uygun renkli şeker hamurlarını alabilirsiniz. Ben şeker hamurlarını www.mutfakdelisi.com dan almıştım. 


Şeker hamuru kesmek için yine aynı daire şeklindeki kalıpları ve üzerilerindeki hayvan şekilleri için www.mutfakdelisi.com dan aldığım "Vahşi Hayvanlar Basmalı Kurabiye Kalıbı (Kopat) - 4lü" yü kullandım. 

Şeker Hamuru kendi kendine biraz sertleşebiliyor. Elinizde biraz yoğurduktan sonra yumuşuyor. Daha sonra uygun bir oklava yardımı ile açmanız gerekiyor. Şeker hamuru yapışabileceğinden yukarıdaki fotoğraftaki oklavayı kullandım ben, ve nişasta ile yapışmayı engelledim. Hamuru açma işlemini ise tchibo dan aldığım bir mat üzerinde yaptım. 

Şeker hamurunu kurabiyeye yapıştırmak için ise ballı su kullandım. 

(Daire şeklinde kesilen şeker hamurları, kopatlarla kesilen hayvan şekillerine göre biraz daha kalın oldu. iki şeker hamurunu birbirine yapıştırırken yine ballı su kullandım.) 

Son olarak şeker hamurunun üzerine harf kopatlarıyla bastırarak UMUT yazdım. Sonrada tüm kurabiyeleri şeffaf torbalara yerleştirip, kurdelelerle sıkıca bağladım. 




Sevgiler, 

Seda 

24 Mayıs 2015 Pazar

Bayatlamayan Kurabiye Tarifi


Siz bakmayın adının bayatlamayan kurabiye olduğuna... Tabiki de bayatlıyor. Gerçi yaptıktan 1 ay sonra yemişliğim var, gayet taze geldi bana :)))) Ben yine de 3-5 gün içerisinde tüketmenizi tavsiye ederim...

Biz bu kurabiyeleri Umut'un doğum günü için yapmıştık. Daha doğrusu annem yapmıştı. 

Minik top şeklinde yaptığı kurabiyeleri benim daha önceden aldığım minik kavanozların içerisine koyduk. 

Not: Minik kavanozları 
http://www.kazanabil.com/cam-mini-kavanoz-40-cc-kapakli den satın almıştım. 


Kavanozların kapaklarına doğum günü için yaptırdığımız etiketlerden yapıştırdık. Kapakların altına da süs olsun diye ip sardık. 









Bayatlamayan kurabiye tarifi ise aşağıda...


Malzemeler :


  • 1 yumurta 
  • 2/3 su bardağı zeytinyağı 
  • yarım su bardağı pudra şekeri
  • 3/4 su bardağı un 
  • yarım paket buğday nişastası 
  • yarım paket kabartma tozu


İsteğe bağlı içerisine çekilmiş ceviz eklenebilir. 


Yapılışı :  Yumurta ve pudra şekeri çırpılır. Zeytinyağı eklenir, çırpılır. Daha sonra kalan malzemeler eklenerek, karıştırılır. Yumuşak bir hamur elde edilir ve şekil verilerek önceden ısıtılmış fırına verilir. 

Afiyet olsun. 

Sevgiler, 

Seda


Hayvan Şekilli Sabun Yapımı

Evde sabun yapmaya Umut'un doğum günü hazırlıkları dolayısıyla başladım. Tabi buna sabun yapmak denirse... Kimyasalları birleştirmek yerine sabun bazlarını direk tedarik etmek ve bunlara biraz renk, biraz koku katmak mümkün. Yapılışı da çok kolay. Bebeğim ile uğraşırken bir yandan da evde laboratuvar yaratmak istemediğimden olsa gerek, ben de kolay yolu tercih ettim ve hazır sabun bazlarından temin ettim. 

SABUN BAZLARI 

Kısa bir internet araştırmasından sonra www.tatlidilimler.com sitesinden sabun bazları, farklı renklerde boyalar ve esanslar temin ettim. 

Bu noktada da daha uygun fiyatlara belki Eminönü'nden sabun bazları temin etmeniz mümkün. Ancak bu sitenin bir çok yerde tavsiye edilmesi, ve soru-cevap bölümünde uygulamayla ilgili sorularınıza yanıt bulabiliyor olmanız beni cezbetti açıkçası. Bir de ilk defa yapacağım için güvenilir olmasını tercih ettim. 

SABUN KALIPLARI 

Sabun kalıplarını www.hammaddeler.com dan satın aldım. "Silikon Kalpli Sevimli Hayvanlar Kalıbını" doğum günü konsepti ile uyumlu olduğundan tercih ettim. Bu silikon kalıp çok sevimli ancak kolay bükülebilir olması sabunu içerisine dökerken eğilip bükülmesine neden oluyor, bu nedenle tekli ve sert kalıplar tercih etmenizi tavsiye ederim. 

Örneğin; bu altılı kalıpla beraber aldığım "Silikon Delikli Ayıcık Sabun kalıbı" çok daha kullanışlı. Ancak bu seferki sorun ise tek kalıbımızın olması, aynı anda daha fazla yapmak için daha fazla kalıba ihtiyacınız var. Ben aynı anda daha fazla yapabilmek için altılı "Silikon Kalpli Sevimli Hayvanlar Kalıbını" tercih ettim.



HAZIRLAMA 
1. 150 gr şeffaf sabun bazı + 150 gr beyaz sabun bazını ince ince dilimledim. (Mümkünse rendeleyin.) Bu işlem daha çabuk erimesini sağlıyor. Eritme işlemi benmari usulü olacak; o nedenle ben bir çaydanlık altını kullandım, üzerine de kullanmadığım bir sos tenceresi koydum. Dilimlenen sabun karışımına 1/8 bardak kadar su ekledim. (Çok yoğun olduğunu düşünürseniz biraz daha su ekleyebilirsiniz) Erime sırasında köpük yaparsa bir miktar alkol ile köpüğünü almak mümkün. 

(Alkol olarak kolonya kullanmak uygun, kolonya fısfısınız olması önemli, ben kendiminkini sabunları alırken www.tatlidilimler.com sitesinden tedarik etmiştim.)


2. Eritme işlemi tamamlandıktan sonra ve içerisinde parçacık kalmadığından emin olduktan sonra sabunu behere aktarıp, istediğimiz boyadan bir pipet yardımı ile istediğim tona göre ekleme yaptım. Örneğin; 7 damla sarı ve 1 damla mavi ile güzel bir yeşil elde edilebiliyor yada 1-2 damla kırmızı ile güzel bir pembe edilebiliyor.


3. Koku isteğe bağlı... Aloe vera en çok bilinen ve benim de tercih ettiğim bir esans. Esanstan da isteğe bağlı yine bir damlalıkla ekleme yapabilirsiniz.

4. Boya ve esansı hızlıca karıştırmak önemli yoksa üst kısım kabuk tutabiliyor. Karışımı hazırladıktan sonra, alkol sıktığımız kalıplara boşaltıyoruz. Alkol sabunun kalıba yapışmasını önlüyor, bu nedenle kalıbın iç yüzeyinin her tarafına sıktığınızdan emin olmanız gerekiyor. En son kalıba dökülmüş sabunun üstüne biraz alkol sıkarak oluşan köpüklerden kurtulabiliriz.



5.  1-2 saat içerisinde sabunu kalıptan çıkarabiliyoruz.Benim doğum günü için hazırladığım sabunlar 100 gram civarındaydı. Toplamda 300 gram sabun bazı kullandığımda 3 adet sevimli hayvan yapabiliyorum. 

Sabunları streç film ile sarıp öyle sakladım ben. Böylelikle kokularını muhafaza etmeye çalıştım. 



6. Sonra küçük şeffaf poşetlere koyup hasır torbalarına yerleştirdik. Ağızlarına ip bağlayıp, uçlarına boncuk koyduk. Torbaların üzerine de daha önceden yaptırdığımız etiketlerden yapıştırdık.

Not: bu hasır torbaları annem terzisine yaptırıp getirdi. Hediye sabunlar için genelde asetat kaplar satılıyor. Ama biz doğum günü konseptine uygun olsun diye bu hasır torbaları tercih ettik:)








Mavi, sarı, yeşil, ve bej renklerinde hayvan şekilli sabunlar çıkardım. Bej renkli olanlar hazır renkli sabun bazından çalışıldı. Diğer sabunlarda ise ben boya ekledim. Tek pembe yaptığım fil şekilli sabun Nesrin annemin torbasından çıktı... :)







Herkes iyi günlerinde kullansın hediyelerini. 

Sevgiler, 

Seda